Çocuk Ombudsmanlığı Sempozyumu

Kadın, Engelli ve Çocuk Ombudsmanı Serpil Çakın, Yüksek Öğretimde Rehberliği Tanıtma ve Rehber Yetiştirme Vakfı tarafından düzenlenen İsveç Konsolosluğu, İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi, Gündem Çocuk Derneği ve Uluslararası Çocuk Merkezi’nin destekleriyle gerçekleştirilen ‘Çocuk Haklarının Hayata Geçirilmesinde Çocuk Ombudsmanlığı Sempozyumu’na katıldı. Serpil Çakın sempozyumda, ‘Türkiye’de Çocuk Haklarının Korunması ve Geliştirilmesinde Ombudsmanlık (Kamu Denetçiliği)’ konulu sunum yaptı.

Ombudsman Serpil Çakın sunumda, kuruma gelen başvurular hakkında bilgi verdi. Çakın, Ombudsmanlığın güvenilirlik, tarafsızlık, bağımsızlık gibi temel özelliklerini vurgulayarak devlet sırrı dâhil her türlü bilgiye ulaşabilecek geniş yetkileri olduğunu belirtti. Serpil Çakın amaçlarının, çocukların haklarını savunabilmelerine yardım etmek ve haklarla gerçekler arasındaki boşluğu doldurmak, çocuk hakları kültürünün gelişmesine katkıda bulunmak olduğunu kaydetti. Ombudsman Çakın, şikâyetçi vazgeçtiğinde inceleme bitmesine rağmen çocuklarla ilgili olarak Ombudsmanlık, incelemenin sürmesine karar verebildiğini bildirdi.

Başvurularla ilgili örnekler veren Serpil Çakın, 1 Mayıs’ta polisin başından yaraladığı Dilan’la ilgili gelen başvuruya değindi. Çakın “İki noktadaydı şikâyet. Bir, polis orantısız güç kullanmıştı. İki, olayın ertesi günü İstanbul Valisi’nin bu kişi marjinal grup üyesidir gibi açıklaması. Biz valinin ne olursa olsun, bilgiler gerçek bile olsa, basına isim vererek böyle bir açıklama yapmaması ve polisin orantısız güç kullandığı tespitlerinden hareketle valinin hatalı davrandığının kabulü yönünde karar verdik. İçişleri Bakanlığı’na da polisin sürekli eğitim alması gerektiği ve objektif denetim yapabilecek bir kurulun kurulması gerektiği yönünde tavsiye de bulunduk. Bir başka örnek de otistik bir öğrencinin Güzel Sanatlar’a giriş sınavıyla ilgiliydi. Şikâyet sınav esnasında özel koşulların oluşturulmadığı yönündeydi. Bu şartların oluşturulması gerekir diye karar aldık” şeklinde konuştu.

 

Çocuk Haklarının Hayat Geçirilmesinde Çocuk Ombudsmanlığı Sempozyumu Sonuç Görüşleri

Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin kabul edilişinin üzerinden 25 yıl geçti. Ne yazık ki hala çocukların insan haklarının ihlal edilmemesi, korunması, geliştirilmesi ve çocukların seslerinin duyurulması için tüm devletlerin ve yetişkinlerin yapması gerekenler var.

Paris Prensiplerine uygun standartlara göre oluşturulmuş ulusal insan hakları kurumları çocukların insan haklarının korunmasında, geliştirilmesinde önemli bir role sahiptir. Bu kapsamda pek çok ülkede oluşturulan çocuk ombudsmanlığı sistemi çocukların hayatında olumlu değişiklikler yaratabilmektedir.

Türkiye’de Kamu Denetçiliği Kurumu olarak adlandırılan Ombudsmanlık Kurumu 2011 yılında kuruldu.  Kurum kapsamında çocuk ombudsmanlığı aynı zamanda kadın ve engelli yurttaşlardan da sorumlu Ombudsman tarafından yürütülmektedir.

İsveç Konsolosluğu desteğiyle Yöret Vakfı ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi tarafından, Uluslararası Çocuk Merkezi ve Gündem Çocuk Derneği katkılarıyla 17-18 Kasım günlerinde İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde “Bilmese de Haklı” sloganıyla çocuk ombudsmanlığının değerlendirildiği bir sempozyum gerçekleştirilmiştir.

Çocuk Haklarının Hayata Geçirilmesinde Çocuk Ombudsmanlığı Sempozyumu’nun genel amacı; İsveç deneyimlerinin ışığında Türkiye’deki Ombudsmanlık sistemin gelişimine katkıda bulunmaktı. Avrupa Çocuk Ombudsmanlar Birliği (ENOC)Başkanı, İsveç Çocuk Ombudsmanı ile yerel ombudsmanlarının, Save the Children adlı çocuk hakları örgütü temsilcilerinin deneyimlerini paylaştığı sempozyuma çocuktan sorumlu Kamu Denetçisi Serpil Çakın, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ömer Bozoğlu, İstanbul İl Mili Eğitim Müdür Muammer Yıldız da katıldı.

İki gün süren sempozyumda Türkiye’de çocuk haklarının hayata geçirilmesinde etkili bir ombudsmanlık sisteminin geliştirilmesi için aşağıdaki tespitler ve öneriler oluşturulmuştur:

– BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ye taraf olan devletlerin, çocukların insan haklarını koruma ve hayata geçirme yükümlülüğü bulunur.

– Bu yükümlülüğün yerine getirilmesinde ombudsmanın kilit bir rolü vardır.

– Türkiye’de çocukların yaşadıkları hak ihlallerinin arkasında pek çok yapısal neden bulunmaktadır. Bu ihlallerin ortadan kalkması için yapısal değişiklik sürecine katkıda bulunacak, tüm çocukların seslerinin duyurulmasını katkı sağlayacak bağımsız ve etkili bir ombudsmanlık sistemine gereksinim bulunmaktadır.

– Kuruluş aşamasında Sivil Toplum Kuruluşları tarafından tek başına çocuk alanında görev yapacak bir çocuk ombudsmanlığı ihtiyacının ve talebinin dile getirilmesine karşın 2011 yılında kurulmuş olan Kamu Denetçiliği Kurumu içerisinde kendine özgü farklı problemleri olan, farklı uzmanlık, farklı yapılanma ve kaynak gerektiren kadın hakları, engelli hakları ve çocuk hakları tek bir ombudsmana bağlanmıştır. Bu durum ombudsmanlık sisteminin kilit rolünü yerine getirmede engel oluşturmaktadır.

– Hiçbir ayrım gözetmeksizin yurttaş ya da değil herbir çocuğun ombudsmana eşit ve kolay bir şekilde erişimini sağlayacak bir yapılanma ihtiyacı söz konusudur.

– Türkiye’nin çocuk nüfusunun yüksek, coğrafi olarak da yaygın olması sebebiyle herbir çocuğa erişimin sağlanması için yerel ombudsmanlık sisteminin oluşturulması bir gerekliliktir.

– Çocukların haklarının hayata geçirilmesinde kilit rolünü yerine getirebilmesi, gerekli yapısal değişimin sağlanması için Kamu Denetçiliği Kurumunun;

* Yeterli bütçe ve yeterli uzmanlaşmış personel ihtiyacının karşılanması,

* Verdiği tavsiyelerin gerekli yapısal değişimi sağlayacak etkiye sahip olmasının güvence altına alınması,

* Sadece ihlal durumlarında değil ihlallerin oluşmasını önleyecek mekanizmaları harekete geçirecek etkinliklerde bulunması, buna uygun bir kurumsal yapıya kavuşturulması,

* Sadece bireysel başvurularla değil sistematik hale gelen çocuk sorunlarına ilişkin de değişim yaratacak bir yapıya sahip olması,

* İzleme ve raporlama yoluyla gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasına ilişkin öneriler oluşturması,

* Yapılacak yasal değişikliklerin çocukların hayatına olan etkisini analiz ederek önerilerde bulunması,

* Tüm faaliyetlerinde sivil toplum kuruluşları ile çocukların katılımını temel ilke olarak benimsemesi,

* Medya ile etkili bir işbirliği yaparak etki alanını güçlendirmesi,

* Çocukların kendi haklarını kullanması ve karar mekanizmalarına katılabilmeleri için gerekli ortamın oluşturulmasına katkıda bulunması, gerekmektedir.

Bizler, çocuk haklarının hayata geçmesi için çaba gösteren sivil toplum kuruluşları olarak, BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’nin kabul edilişinin 25. yılında yukarıdaki öneriler doğrultusunda Kamu Denetçiliği Kurumu’nun yeniden yapılanmasını talep ediyor, bu süreçte çocukların yararına bir dönüşüm için işbirliklerine açık olduğumuzu belirtiyoruz.